3 Ekim 2015 Cumartesi

Hobiler mi? hepsi zaman kaybı...

 Şunu öncelikle belirtmeliyim ki bu başlık kesinlikle benim fikrim değil :)) sağdan soldan duyduğum sözler diyelim. Ben ilk kez 28 yaşında bir hobiye sahip oldum evet yanlış okumuyorsunuz çok ciddiyim. Neden bu kadar geç bilmiyorum yada geçmi onuda bilmiyorum. Tek bildiğim herkesin bir hobisinin olması gerektiği...

 Hobiden anladığımız nedir önce onu konuşalım hatırlarmısınız ilk okul yıllarında bütün kızların elinde bir anı defteri olurdu kalbin kadar temiz bu sayfayı bana ayırdığın için ile başlayan süslü ve anlamlı fakat herkesin aynı ifadeyi kullandığı o meşhuur cümleyle başlardık yazmaya biraz arkadaşımızı överdik belki onu ne kadar sevdiğimizden bahsederdik. Birde anketler vardı orada sorular olurdu en önemli sorulardan biri hobileriniz diğeri fobileriniz :)) hobilerde herkes nedense hep bir ağız etmiş gibi kitap okumak yazardı bilinç altımızda kitap okunmalı ve sevilmeli kodlanmış olmalı fakat bu kodlamayı pek az kişi gerçekten hayata geçirirdi. Ha birde dikkatimi çeken bir konu daha o yıllarda televizyon seyretmek pek hoş karşılanmıyor olsa gerekki herkes deli gibi tv seyrettiği halde bunu yazmazdı veya söylemezdi sanırım bu kural hala geçerli zira kimse tv seyretmiyor ama bütün dizi kahramanlarını tanıyor :))..

 Orta okul yıllarında kitap okuma merakım başlamıştı temel eserler diyebileceğimiz  daha doğrusu tanınmış bütün eserleri o yıllarda okumuş bitirmiştim, lise yıllarında biraz ilgi alanım değişmiş olacakki roman okumuyordum okuduğum bölümle ilişkili olarak psikoloji ağırlıklı kitaplara yönelmiştim ama ben hiç bir zaman kitap okumayı hobi olarak görmedim bana göre kitap okunması gereken bir şeydi yatmadan önce nasılki diş fırçalıyoruz kitapta okunmalıydı.Günümüzde her bilgiye internetten ulaşırız fakat kitaptan okuduklarımız kalıcı olarak beynimize kodlanır ayrıca beyin hücrelerini canlandırmasıda cabası...

Böyle böyle yıllar geçmişti benim hobim diyebileceğim bir şey yoktu aslında ben var olduğunu sanıyordum fakat onlar hobi değillermiş. Tabi yazmak hep vardı,yazardım çünkü ama bunu hobi olarak yaptığımın inanın farkında değildim ben daha çok bir ihtiyaç gibi yazardım yani yazmaya ihtiyaç duyardım yazma merakım ise lise son sınıfta başlamıştı...

Günler aylar yıllar geçti bu arada evlenmiş ikide meleğim olmuştu. Bilirsiniz anne olunca daha bir duygu yoğunluğu yaşar insan heleki benim gibi yazmaya meyilliyse iyice dolar taşar duygular bende kuzularımın bana gelişleriyle daha çok yazmaya başladım ve halada yazıyorum çok şükür...

Sinema seyretmeyi çok sevmezdim o zamanlar türk filmlerinde iyi yapımlar henüz yoktu. Hollywood filmleri ise malumunuz çok müstehcen sahneler barındırıyordu yani benim naif duygularıma hiç birisi hitap etmiyordu. Benim aşk anlayışımla onlarınki çok farklıydı ben aşkı hissederdim onlar ise aşkı bir amaç yada araç olarak görürlerdi(bana göre) tabiki hiç Hollywood filmi seyretmedim değil bir çok başyapıt denebilecek filmlerini seyrettim. Bir arkadaşımızın filmlerle arası çok iyiydi onların sayesinde gerçekten çok güzel filmler seyrettik ve biraz biraz onların sayesinde bazı filmlerinde güzel olabileceğini düşünüyordum artık ama yinede yukarıda saydığım şeyler geçerliydi. Benim ruhuma asla hitap etmiyorlardı...

Birgün arkadaşım beni aradı ve dediki; bir film seyrettim tam senlik kesinlikle çok beğeneceksin muhakkak seyret. O bunu söyledikten 3 yada 4 ay sonra ancak izlemeye karar verdik zira eğitimlede ilgili diyordu hadi bi izleyelim beğenmezsek kapatırız olur biter dedik fimin adı 3 idiot büyük bir çoğunluğun bildiği ama benim bir hayli geç farkettiğim unutulmaz filmler listesinde dünya üzerinde ilk 100 de yerini almış müthiş ötesi filmle ve bollywoodla tanışmış oldum. Bu filmi seyredince ardı arkası kesilmedi tabi ama bollywood maceramı ayrı bir yazıda yazıcam ;)

O zamana kadar hobilerin gerekliliğini tartışabilirdim şimdi bir çok insanın bana dediği gibi ne gerek var canım hepsi zaman kaybı diyebilirdim belkide. fakat şuanda kesinlikle her bireyin en az bir hobisi olması gerektiğini düşünüyorum zira hobiler bir ihtiyaçtır. yukarıda yazmayı bir ihtiyaç olarak gördüğümü yazmıştım o zamanlar öyle düşünüyordum çünkü ama yazmayı sürekli hale getirince yani disipline edip bloğa yazmaya başlayınca aslında bir hobi olduğunu anladım benim ihtiyaç sandığım şey meğerse benim yapmaktan zevk aldığım bir hobiymiş meğer ben hobinin anlamını yanlış yorumlamışım yıllarca bir çok insan gibi...

Bir insanın hobisi olduğu zaman boş şeyler düşünüp canını sıkacak vakti kalmaz, kafasını meşgul eden ama onu düşünmekten zevk aldığı bir eylem vardır artık, boş kaldığı her an ona sarılır yazmaksa yazar, film seyretmekse filmi seyreder, gezmek yeni yerler keşfetmekse onu yapar, yada yeni lezzetler peşindeyse onunla meşgul olur. O kadar çok hobi diyebileceğimiz şey var ki herkes kendisine uygun olanı bulup seçip onunla meşgul etmeli kafasını ve bence hobiler ruhu besler, kendiniz için bir şey yapmış olursunuz evliyseniz birde anneyseniz sorumluklarınız altında ezilip kalmışsınız demektir bir nefes alma ihtiyacı vardır herkesin annelerin bile :)

annelik iç güdüsüyle kendiniz için bir şey yapma fikri her anneye olduğu gibi banada uzak geliyordu belkide yanlış. daha sonra bu şeylerin beni mutlu ettiğini ve çocuklarıma daha kaliteli zaman geçirebildiğimi farkettim çünkü benim uğraşacak ve beni keyiflendirecek bir hobim vardı bunu hangi aramı yapıyorum tabiki onlar uyuyunca onlar uyanıkken yada bana ihtiyaçları varken yani onların vaktinden çalarak kendimi mutlu edemem bunu hiç bir anne yapamaz zaten onlar uyuyana kadar okadar koşturmacalı geçiyor ki zaman nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile ve onlar tatlı uykularına dalınca eğer o gün uğraşmak istiyorsam hobilerimi ele alıyorum yazmak istersem sakin kafayla yazıyorum yok istemez ise bir film açıp seyrediyorum ve kendimi ödüllendiriyorum.
Yani demem oki ben ogrendim hobiler zaman kaybi degilmis☺️